http://ozanisaerdogan.blogspot.com/© Her Hakkı Saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sitede Ara

17 Nisan 2012 Salı

BAĞIMIZA KUŞLAR KONMUŞ



Bağımıza kuşlar konmuş,
Gelin kardeşlerim, gelin,
Salkımların çöpü kalmış,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Kovaladım uçmadılar,
Daldan dala geçmediler,
Dıranıyı seçmediler,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Issız deve bağ olur mu?
Etrafları dağ olur mu?
Size vuran sağ olur mu?
Gelin kardeşlerim, gelin.

Omcalara bant bağladım,
Durdum kenarda ağladım,
Onlara türkü söyledim,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Kenarında taş kalmamış,
Tüy dökülmüş kuş kalmamış,
Omcalarda yaş kalmamış,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Bunlara ben kuş diyemem,
Vurup etini yiyemem,
Gece-gündüz ben gelemem,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Omcalara kuram tuzak,
Şehir bize hayli uzak,
Şikâyeti kime yazak,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Dedemden kalan bağımız,
Geçmeden gençlik çağımız,
Bu bağ bizim bağımız,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Omcada üzüm kalmamış,
Yaprakları da solmamış,
Vurduğum kuş ölmemiş,
Gelin kardeşlerim, gelin.


Su kalmamış nerden içer,
Omcadan omcaya geçer,
Dıranıyı pek çok sever,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Üzüm bulamadım yiyem,
Ben bunları kime diyem,
Üzümsüz omcayı nidem,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Üzüm bitti, kuş kalmadı,
Gözlerimde yaş kalmadı,
Atılacak taş kalmadı,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Üstü bayır, altı dere,
Yedirmedi, döktü yere,
Şikâyete gidem nere,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Bağımdan beni bezdirdi,
Tüfek alıp da gezdirdi,
Kalem alıp da yazdırdı,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Kara üzüm, ak üzüm,
Görmesin artık gözüm,
Sökelim gelin güzün,
Gelin kardeşlerim, gelin.

Kalmadı burada bağlar,
Seni gören bana söyler,
İsa bu haline ağlar,
Gelin kardeşlerim, gelin.

N’OLUR DOKTOR BAK BİR BANA….



Şikâyetim bel ağrısı,
Düşmana versin darısı,
Geçti ömrümün yarısı,
N’olur doktor bak bir bana.

Girdim içeriye, durdum,
Doktor Şenol Beyi sordum,
Hastaları çokmuş, gördüm,
N’olur doktor bak bir bana.

Bekledim, gelmedi sıra,
Cebimde kalmadı para,
Doktor benden, hesap sora,
N’olur doktor bak bir bana.

Gece, gündüz yatamadım,
Ben ağrıyı, atamadım,
O hapları, yutamadım,
N’olur doktor bak bir bana.

Belimde ağrı, geçmedi,
Elim cebime, gitmedi,
İlaca param, yetmedi,
N’olur doktor bak bir bana.

Yaz ilacı, gönder bana,
Bu can, emanettir sana,
İlaç, iğne koy bir yana,
N’olur doktor bak bir bana.

Muayene, olam dedik,
Altı iğne, birden yedik,
Melhem, iğne faydalandık,
N’olur doktor bak bir bana.

Kontrole, ben gelemem,
Üç saat, burada duramam,
Bir dahi, doktor soramam,
N’olur doktor bak bir bana.

Elliyi, geçeli yaşım,
Bir gün belim, bir gün başım,
Dertler benim, can yoldaşım,
N’olur doktor bak bir bana.


İsa Erdoğan’ım hasta,
Kavuştursun, beni dosta,
İyi doktor, iyi usta,
N’olur doktor bak bir bana.




KIZILIRMAK KANSER OLMUŞ



Kızılırmak sen de kanser olmuşsun,
Berrak akar suyun pislik dolmuşsun,
Temiz akar idin neden solmuşsun,
Kızılırmak bu haline ağlarım.

Temiz akar idin bazen içerdim,
Yüze yüze ben karşıya geçerdim,
Bazen kükrer idin senden kaçardım,
Kızılırmak bu haline ağlarım.

Hani Sivaslıydın aslen temizdin,
Geldiğin yerlere sevgi verirdin,
Dolanarak kaç illerden gelirdin,
Kızılırmak bu haline ağlarım.

Nice yiğitleri aldın götürdün,
Çok yerlerde ekin mahsul bitirdin,
Uğradığın çok yerleri batırdın,
Kızılırmak bu haline ağlarım.

Barajlar kuruldu senin yoluna,
Artık kuşlar konmaz oldu dalına,
Kokudan varılmaz oldu yanına,
Kızılırmak bu haline ağlarım.

İçimden gelmezdi senden ayrılmak,
Her gün isterdim yunup yıkanmak,
İsa Erdoğan’da acınla yanmak,
Kızılırmak bu haline ağlarım.

BU CAN SENDEN GELDİ TOPRAK




Bu can senden geldi toprak,
Bir gün sana dönecektir.
Vakit geldi ömür doldu,
Bu can sana dönecektir.

Hatır yıkıp can incitme,
Laf taşıyıp gıybet etme,
Davetsiz bir yere gitme,
Davet sana gelmeyince.

Yıkma gönül yapısını,
Çalma elin kapısını,
Bu dünyanın tapusunu,
Alan var mı senin gibi?

Varlığım var deme sakın,
İnsanlara olun yakın,
Düşkün olanlara bakın,
Ver zekâtın burada iken.

İsa Erdoğan’ım sanma,
Her insana sakın kanma,
Aşkın ateşiyle yanma,
Seven gönül olmayınca.

AVCILAR



Giyinir kuşanır çıkar,
Hep komşular ona bakar,
Nice nice canlar yakar,
Hep avcılar hep avcılar.

Dolaşırlar dere tepe,
Otururlar sere serpe,
Vuruyorlar körpe körpe,
Hep avcılar hep avcılar.

Geziyorlar koşa koşa,
Attıkları hepsi boşa,
Av bulmazsa atar taşa,
Hep avcılar hep avcılar.

Bıldırcın avı ile başlar,
Av kalkmazsa yeri taşlar,
Evde bile hayal düşler,
Hep avcılar hep avcılar.

Kayalarda keklik gördüm,
Attım da kanadın kırdım,
Kar üstünde izin sürdüm,
Ben avcılar ben avcılar.

Ördek gazdan ayrı gezer,
İner iken kanat süzer,
Daim düz yerlerde gezer,
Hep avcılar hep avcılar.

Kar demeyiz, kış demeyiz,
Av yerini hiç demeyiz,
Uğrun gizli av yemeyiz,
Biz avcılar biz avcılar.

Yaralanır gider düşer,
Avcılar peşinden koşar,
Dere tepe demez aşar,
Hep avcılar hep avcılar.

İsa Erdoğan’ım atmam,
Girip kömelerde yatmam,
Zamansız hiç ava gitmem,
Ben avcılar ben avcılar.

KESİK KÖPRÜ




Bir zaman üzerinden gelir geçerdim,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.
Kravatlı beyler seni yediler,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Çalışan köprüye toprak döktüler,
Okumuş beylerde sana ettiler,
Çok gitmedi temelini söktüler,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Seni görenler de hayret ederdi,
Suyun akar Hirfanlı’ya giderdi,
Büküktü bellerinde kime ne derdi,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

On üç gözünden de sular akardı,
Bilim adamları da sana bakardı,
Nice aşıklar da türkü yakardı,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Mihrabını sol köşede görürdüm,
Geçerken üstünden selam verirdim,
Selçuklulardan olduğunu bilirdim,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Okumuş cahiller seni yıkanlar,
Çok söyledim ama beni takmazlar,
Kaç asırlık olduğunu bilmezler,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Gördüm üzerinde kargalar öter,
Her tarafın mantar olmuş ot biter,
Bu kadar zulüm de ölümden beter,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Yata yata her tarafın dert oldu,
Açıldı taşların da sularla doldu,
Biliriz diyenlerde ikiye böldü,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Acep bu köprünün suçu neyidi,
Bunca asır durmuş kime ne dedi,
Seni, yıkmak için çürüktü dedi,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Bizler cahildik bunu yapmadık,
Okumuş insana kafa tutmadık,
Toprağı dökene de sopa atmadık,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Şimdi soruyorum onlar nerede,
İnşallah mevlam düşürür derde,
Kör olsun gözleri de çekilsin perde,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

İnsan öz malına böyle eder mi?
Bunu bu hallere koyup gider mi?
Bu köprüde artık bir gün biter mi?
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Hiç halı olur mu keçi postundan,
Artık geçilmiyor senin üstünden,
Kopardılar beni şimdi dostumdan,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

Artık sana söylenecek sözüm yok,
Akıyor suyun da iki gözün yok,
Geçip bakmalara artık özüm yok,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.

İsa Erdoğan’ım yazmaz olaydım,
Seni bu hallerde görmez olaydım,
Bu acı haberi duymaz olaydım,
Kesik köprü diye bir köprü vardı.